Dr. Ali Rıza Tümer
Hekimlik eğitimi ile hukuk eğitimindeki terminoloji bezerliğinin olmaması hekimlerin hukuki konulardan uzak kalmasına yol açmıştır. Bunun sonucunda birçok hekimler kendilerini ilgilendiren kanun maddeleri, yönetmelik ve tüzükleri öğrenmeden meslek hayatlarını sürdürmektedir. Ancak yeni TCK getirdiği ağır cezai yükümlülükler hekimleri kendileri ile ilgili kanun maddelerini araştırı hale gelmelerine yardımcı olmuştur. Burada yeni TCK ile ilgili sıklıkla sorulan soruları toparlayarak kanun maddelerinin anlaşılması konusunda yardımcı olmaya çalıştık.
Soru: Taksir ve Kasıt ne demektir ve Hekimlik mesleği açısından önemi nedir?
Cevap: Kasıt ; Yapılan bir eylemin suç oluşturduğunun bilinmesine rağmen yerine getirilmesidir.
Taksir ; Yapılan bir eylemin sonucunun kişi tarafından istenmemesine rağmen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısı ile ortaya çıkmasıdır.
Hekimlerin uygulamalarında mal formasyonlu bir çocuğun öldürülmesi ve ötenazi dışında yapılan uygulamaların tümü taksirli suç kapsamındadır.
Soru: Yeni Türk Ceza Kanununda getirilen "Bilinçli Taksir suçu" hekimlere nasıl yükümlülükler getirmektedir?
Cevap: Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir devreye girmektedir. Bugün hekimlik mesleğini uygulayan ve istenmeyen bir durum ile karşılaşan hekim bilinçli taksir suçlaması ile karşı karşıya kalacaktır. Çünkü hekim yaptığı her girişim öncesinde hastasında istenmeyen bir durum ile karşılaşabileceğini bilmektedir, ancak hekim bu girişimi uygulamak zorundadır.
Hekimlerin karşılaştıkları "Bilinçli taksir" suçlaması ile;
1. Taksir ile meydana gelen ölüm ve yaralama suçlarında ceza oranları belirgin derecede artırıldı
2. Taksir ile meydana gelen ölüm olaylarında en düşük ceza 3 sene hapis cezası olması nedeni ile cezanın ertelenmesi mümkün olamayacak
3. Taksirli suçlar eski kanuna göre şikayete bağlı iken yeni kanunda "Bilinçli taksir suçu" şikayete bağlı değildir.
Soru: "Kasten Öldürmenin İhmali Davranış İle İşlenmesi" ne demektir ?
Cevap: Hekimlik mesleği ile kasıtlı suçları aynı tarafta değerlendirmek hekimlik mesleğine yapılabilecek en büyük hakarettir. Hekimler her ne sebep olur ise olsun hastasına karşı kasıtlı bir suç işleyemez.
Ancak Yeni TCK 83.Maddesi hekimleri "belli bir icrai davranışı yerine getirmemek nedeni ile ölümden sorumlu" tutabilmektedir. Bu kanun maddesinin TBMM deki gerekçesinde örnek vaka olarak acil serviste müdahaleden kaçınılması örnek verilmiştir.
Bu kanun maddesi ile hekimlik meslek uygulamaları "Kasıtlı suçlar" arasına sokulmakta ve ceza oranları belirgin olarak yükseltilmektedir.
Soru: Yeni Kanunda var olan "Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma (Madde 53)" hekimlik mesleğini etkiler mi ?
Cevap: 53 madde" nin 6. fıkrasında belirtilen durumda, yani belli bir meslek ve sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısı ile işlenen taksirli suçtan mahkumiyet halinde bu meslek ve sanatın icrasının yasaklanmasına karar verilebilecektir.
Soru: Komplikasyon ile malpraktis ayrımı nasıl yapılacak?
Cevap: Her tıbbi girişimin kendi içerisinde arz ettiği bir riski vardır. Bu risk tıbbi terminolojide komplikasyon, hukuki terminolojide de "izin verilen risk" olarak tarif edilmektedir.
Malprakis ise hekimin kötü uygulamasından ortaya çıkan istenmeyen durumdur. Malpraktisin ortaya çıkmasında hekimin dikkatsizliği, tedbirsizliği veya bilgi eksikliği söz konusudur.
Soru: "Aydınlatılmış onam" istenmeyen bir durumun meydana gelmesi durumunda bizi ne kadar korur?
Cevap: Aydınlatılmış onam yapılan bir tıbbi girişim için olmaz ise olmazlardandır. Bir tıbbi girişimi kasıtlı yaralamadan ayıran şey hukuken aydınlatılmış onamdır.
Aydınlatılmış onamı olan bir vakada hekimin hatası sonucu meydana gelen bir istenmeyen durumda aydınlatılmış onamın koruyucu bir değeri yoktur, ancak aynı vakada eğer bir komplikasyon meydana gelmiş ve hastada bu konuda aydınlatılmış ise hekimde kusur aranmaz.
Aydınlatılmış onamı olmayan bir vakada beklenen bir komplikasyon gelişir ise hekim bu durumun hastaya operasyon öncesinde bildirmemekle suçlanabilir.
Soru: Hekimin istenmeyen bir durum gelişmesi durumunda kusur oranının kim belirleyecek ?
Cevap: Hekim mesleki uygulaması sırasında eğer istenmeyen bir durum ile karşılaşır ve aleyhine dava açılır ise dava dosyası kusurlu olup olmadığının tespiti için mahkeme tarafından bir bilirkişiye gönderilebilir. Hakim bilirkişiden hekimin kusurlu olup olmadığını sorabilir ancak kusur oranlarını yeni TCK göre kendi belirleyecektir.
Soru: Bilirkişilerin özellikleri nasıl olmalı ?
Cevap: Ceza oranlarının bu kadar yükseldiği ve suçlarında çeşitlendiği YTCK ile bilirkişilik büyük bir önem kazanmıştır. Bu nedenle bilirkişilerin mutlaka ilgili branşlardan seçilmesi ve kanun maddelerini iyi bilen, adli mevzuatı takip eden kişilerden oluşmasına dikkat edilmesi gerekir.
Soru: İntihar, Adli mercilere ihbar edilmek zorunda mı?
Cevap: Evet intihar 84.maddeye göre ihbarı zorunlu bir durum halini almıştır.
Soru: Adli Raporları yazarken hangi konulara dikkat edeceğiz ?
Cevap: Adli raporlarda yer alan mutad iştigal ve çehrede sabit eser vb kavramlarda değişikliler yapılmıştır. 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren Adli raporların yazılmasında Yeni TCK 86 " 88 kanun maddeleri dikkate alınmalıdır.
Soru: Genital muayene ile ilgili getirilen değişiklikler nelerdir?
Cevap: Genital muayene 287 maddeye göre hakim ve savcı kararı olmaksızın yapılamayacaktır. Hekim ailesi, öğretmeni veya başka bir akrabası tarafından getirilen bir kişinin (Adli vaka) kendi rızası olsa dahi genital muayenesi hakim ve savcı kararı olmaksızın yapılamaz. Acil durumlarda, gecikmenin delil kaybına neden olacağı durumlarda telefon ile izin alınabilecektir.
Soru: "Suçu bildirmeme" suçunun kapsamı nedir?
Cevap: Yeni TCK 278 " 280 maddeleri hekimlere suçu bildirme konusunda çok ciddi değişiklikler getirmektedir. Eski ( 765 sayılı TCK) kanunumuz şahıslar aleyhine bir suç ile karşılaşıldığı zaman hekimi ihbarda zorunlu tutmakta idi. Ancak " bu ihbar kendisine yardım ettikleri kimseyi tatbikata maruz kılacak ahval müstesna olmak üzere" biçimindeki hükmü ile de tedavi ettikleri kişi eğer suçlu ise ihbar zorunluluğunu ortadan kaldırmakta idi. Yeni kanunun ilgili maddeleri ile eğer bir hekim herhangi bir nedenle bir suç unsuruna rastlar ise kişinin suçlu veya mağdur ayrımına bakmadan ihbar etmek zorunda kalacaktır.
Soru: Öğrenci raporları konusunda bir değişiklik var mı?
Cevap: Yeni TCK 204. maddesinde (resmi belgede sahtecilik) bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen kişiye 2 " 5 yıl arası hapis cezası getirilmektedir. Bu ceza hekimlerin sınav dönemlerinde öğrencilere iyi niyetle verdiği öğrenci raporlarını da içermektedir.
Eğer tıbbi endikasyonu olmadan bir öğrenciye rapor verdiği tespit edilir ise hekim bu kanun maddesi ile suçlanabilir.
Soru: Üniversite Hastanesi Acil servisine gelen sosyal güvencesi olmayan bir hasta başka bir hastaneye sevk edilir iken yolda ölür ise sorumlusu kimdir?
Cevap: Acil durumda bir hastaya müdahale etmeden başka bir hastaneye göndermek suç teşkil etmektedir ve suçluda hastayı hastaneye kabul etmekten çekinen hekimdir.
Soru: 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması Saklanması ve Nakli Hakkındaki Kanunun maddeleri geçerli mi ?
Cevap: Yeni TCK da Organ ve doku ticaretini düzenleyen 91. Madde, organ ve doku ticareti sırasında kanuna aykırı hususları belirmekte ve cezai yaptırımlar getirmekte iken 2238 sayılı yasa organ ve doku alınması hususundaki hukuki ve idari uygulamaları düzenlemektedir.
Soru: Geçmiş dönemde çıkarılmaya çalışılan ve bugün tekrar gündeme getirilen "Malpraktis yasası" bizi bu cezai yaptırımlardan korur mu ?
Cevap: Bugün halen gündemde olan iki adet malpraktis yasa taslağı vardır. Bir tanesi Sağlık bakanlığının diğeri ise Sigorta şirketlerinin hazırladığıdır.
Her iki taslakta da cezai kanun maddelerini içeren yükümlülükler bulunmamaktadır ve yalnızca tazminat hukuku için yaptırımlar getirmektedir.
Bu nedenle çıkarılacak olan Malpraktis yasaları bizleri yeni TCK nın getirdiği yüksek hapis cezalarından korumaz.
Ali Rıza Tümer H.Ü.T.F Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim üyesi